Gerçek olamayacak ne var ya da? Sence, bence ve bencilce. Gerçek olamayacak tek bir an, tek bir figüran girmişse hayatına, gerçeklik seni ne kadar yalanlar. Umurumda değil ne kendi söylediklerim ne de senin bana söylemek istediklerin. Sevişmek üzerine uzun uzun konuşmuştuk bir gece seninle ve sabaha kadar üç esmer iki sarışınla yatmıştın sen ben kaldıramayacağım kadar içmiştim ve kaldıramamıştım. Ne komikti bunca rezalet. Hayatımıza onca zilli girmişti ve birkaç hanım hanımcık yosma. Ki biliyorsun ben hepsinde bir şeyler unuttum ayrılırken. Şimdi düşünüyorum da ne gerek vardı. Ne menem bir haykırıştı o her ayrılık. Hayır, kadınları küçümsemiyorum; onlar zaten küçükler. Küçücük dünyaları hep dar geldi bana. Bense hep kendimi okşadım üşüdüğüm her yanlış durakta.
Büyük serseri büyük vurgunlar yiyendir ve tüm vurgunlardan biraz yitik çıkandır mı demiştin; yoksa ‘ siktir et bunları’ mı?
Eski günlerdeki kadar karanlık olabilseydim umursardım bana vereceğin cevabı; şimdilerde hiç olmadığım kadar net’im, her şey o kadar belirgin ki kimsenin düşünceleri, düşüşleri beni ilgilendirmiyor.
Neyse, bizi nasıl olsa anlamayacaklar dostum. Ardımda hamile bir sevgilim olsaydı yinede düşerdim yola ama kafamda bunca acı varken kıpırdayamıyorum bile. Ardımda mutlu bir an bıraksaydım yinede düşerdim yola ama içimde bunca kirli yalnızlık varken kıpırdayamıyorum bile. Ardımda bir ceset bırakabilecek olsaydım yinede düşerdim yola ama kendi cesedimi sırtımda taşıyorken kıpırdayamıyorum bile. Bir bira daha söyle de susalım biraz, ki azıcık da gece konuşsun.
Lanet olsun mu derdin en çok yoksa Allah belanı versin mi? Sanırım ben bu iki kelimeyi de bakire bir kızın dokunulmazlığı olarak görüyorum ve sen böylesine küfürbaz olabildiğin için imreniyorum sana. Bu kadarı yetebilirdi belki ama ben ağlamak istiyorum yinede. Eski, küflü bir ford’un arka koltuğunda göz yaşlarım ve kusmuğumdan oluşan bir gölün içinde ölü bulunmak istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder