Deli kadınlar dümdüz kadınlardır. Hileye hurdaya ihtiyaç duymazlar. Sizden bir şey istediğinde hiçbir ayak oyununa yada hesaplamaya gerek duymadan ister! Bir şeyi reddettiğinde de bunu yine aynı düzlükte reddeder öldür asla ikna edemezsiniz! Çünkü sizin dünyanızın gücü onu ikna etmeye yetmez! Dedik ya; zaman mutlaka deli kadını haklı çıkaracaktır!

Para, pul, kariyer, kimlik, ulus, sınır, çocuk, ev, mal, mülk vs. ile asla işi olmaz! Bu açıdan ulussuzdurlar onları dünyanın neresinde görürseniz görün şıp diye tanırsınız. Çünkü ne kahkahaları tutsak, ne gözyaşları sınırlı, ne arzuları mahpus, ne öfkeleri prangalıdır. Bu duygu durumlarından her hangi birini her hangi bir mekanda, kişi sayısı fark etmeksizin tak diye önünüze koyarlar! Size düşen o an yaşanacak olan neyse tadını sonuna kadar çıkarmaktır. Sevişecekse orta yerde sevişecektir sizinle, dövüşecekse yine orta yerde!

Çünkü en zayıf olduğum yerden sınanmış en hassas olduğum yerden vurulmuşum

.... Hangi yanımdan yara alsam o yanımdan ağrımışım.... Taşıyamam zannettiklerimi taşımış, taşırım zannettiklerimin altında kalmışım...

İçimdeki ummanı önce sızdırmış sonra taşırmışım.. Öyleyse hepsine de amenna.... Değil mi ki seçilmişim....

Ne güzel suçluyuz biz hepimiz




Sana söyleyemediklerimi karıncalara söyleyeceğim, bozkıra, senden benden yalnız.
Susuyoruz bak hep. Söyleyemediklerimizi susuyor, bilmediklerimizi konuşuyoruz. Bozkır senden benden yalnız, oysa yaratık dolu, yaşam dolu ya karıncalar.
Hep oturup cigara içiyoruz yetersiz, konyak içiyoruz yetersiz, en asıl yetersiz biziz, yalnızlığımız en yetersiz ,ya bozkır.
Ben kadının biriysem sevilmeliyim, sen bilmezsin güzel miyim, en büyük güzelliğim senin bilinmezliğin, duymazlığın ,ya en boş damlalar gözlerimizde.
Bak, tozluyuz biz, çok tozluyuz,ya bozkır, bozkır yolundan kamyonlar geçerken kalkan toz.
O başka, yapışkan bizimki, yağmurlarla yıkanmaz.
Bak, hayal kurarım, en zevksiz acıklılara gözyaşı dökerim de kendimi bilmem. Biz bilmeyiz birbirimizi; böylesine mutluyuz bazı.
Bu evrende her şeyi silecek birileri, yaşamları çoktan. Bu önemli değil; biz çoktan tükenmişiz.
Somutlara güvenimiz yok hiç; onlar yok. Herkesler her şeylerini çok şeylere harcıyorlar, tutsak kılıyor bu şeyler onları, hep onlara çarpıyorlar yaşantılarında.
Ama bak, gerçek tutsaklar biziz, soyuttan gelir bizim ki, savaşılmaz.
En değerli somutlarımı yoktan satarım da kurtulamam ötekilerden, bilirsin.
Bırakıp bırakıp ırak kentlere bile gidemeyiz, bu uğraşı ister.
Bak, bizi ağaçlandırmak güçtür ya bozkır.